takılmak — takılmak, dizilmek II, 129 tak ır takır ses blldiren bir kellme, I, 361bkz: tikir tikir … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
takılmak — nsz 1) Takma işi yapılmak Kendisine bu ad takılmış, takıldığı gibi de kalmıştır. M. Ş. Esendal 2) e Denge bozulacak bir biçimde bir yere dokunup aksaklık ortaya çıkmak Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı. O. C. Kaygılı 3) e… … Çağatay Osmanlı Sözlük
oltaya takılmak — tuzağa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
zihni takılmak — 1) (bir şeye) yanlış bir kanıya takılıp kalmak 2) (bir şeye) çözülmesi gerekli bir konu üzerinde durmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
peşine takılmak — 1) ardından gitmek Üftade Hanım ın peşine takılmış olan şamatalı, gösterişli ve her yaştan, her cinsten bir kalabalık... H. E. Adıvar 2) hiç ayrılmamak Niçin gideceğimizi evvelden uzun uzun konuşup kararlaştırmışız gibi peşine takıldım. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkasına düşmek (veya takılmak) — 1) (bir işin) bir işi sona erdirmek için sıkı çalışmak 2) (bir işin) birini gözden ayırmayarak arkasından gitmek İstanbul da ne kadar şair, hikâyeci varsa hepsinin arkasına düşüyor, hepsiyle tanışıyordu. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafası (veya kafasına) takılmak — zihni bir şeyle sürekli olarak uğraşmak Bu soru kafasına takıldıkça gülüşü mide spazmı geçirir gibi oluyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlü takılmak — 1) bir şeye karşı ilgi duymak 2) aşk ile sevmeye başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklı takılmak — zihni bir şeyle sürekli olarak uğraşmak Şemsi nin aklı bu saate takıldı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzına takılmak — bir sözü konuşması sırasında bilinçsiz bir biçimde sürekli söylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü (veya gözleri) takılmak — (bir şeye) dikkati çeken bir şeyden bakışlarını ayıramamak Gözleri başka bir sahifenin ortalarına takıldı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük